Bilgilendirme Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Nelerdir

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Nelerdir

Altıncı Hastalık

Ani başlayan ve 39- 40 dereceye kadar yükselen ateş altıncı hastalığın en önemli belirtisidir. Çocukta ateş, hafif burun akıntısı, baş ağrısı ve mide bulantısı diğer belirtilerdir. Boynun yan kıvrımlarında, kulak arkalarında ve başın arka kısımlarındaki lenf bezleri şişebilir. Bu hastalıkta ateş düştükten hemen sonra vücutta kırmızı renkli kaşıntısız deri döküntüsü oluşur.

Anne Sütü ve Emzirmenin Faydaları

Hatalı anne sütü uygulamalarının önlenmesi, emzirmenin korunması, özendirilmesi ve desteklenmesine yönelik olarak Sağlık Bakanlığı tarafından 1991 yılından itibaren UNICEF işbirliğinde “Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler” programı yürütülmektedir.

Central Hospital 2007 yılı itibariyle Bebek Dostu Hastane ünvanına layık görülmüştür.

Bu uygulamalar çerçevesinde, 0-6 ay arasındaki bebeklere sadece anne sütü önerilmektedir. Emzirme, 2 yaşına kadar devam edebilir.

Emzirmenin Bebeğe Faydaları:

Anne sütü daima temiz, taze ve uygun ısıdadır.

Hazmı kolaydır.

Kabızlığı önler.

Hastalıklardan korur.

Doğal besinlerden içeriği en mükemmel olanıdır.

Emzirme çene ve diş sağlığı için yararlıdır.

Konuşmayı geliştirir.

Anne sütü alan bebeklerde mide barsak enfeksiyonları, zatürre, menenjit ve mikrobik hastalık sıklığı daha azdır.

Allerji ve kronik hastalık daha az görülür.

İnek sütü ile beslenen bebeklerde diş çürüğü iki kat fazladır.

Anne sütü ile beslenenlerde obezite daha azdır, anne sütünün en önemli özelliği çocuğun yaşına ve durumuna uygun değişim göstermesidir.

İlk günlerde salgılanan kolostrum (önsüt) daha kıvamlı, yağ yönünden fakir, minerallerden ve bebeği enfeksiyondan koruyan faktörler yönünden zengindir.


Emzirmenin Anneye Faydaları:

Kısa sürede eski kilosuna döner, rahim daha çabuk toplanır, bebekle arasında yakın bir bağ kurulur, psikolojik tatmin sağlar, özel bir hazırlık gerektirmez, ekonomiktir, yeni bir gebeliği geciktirir (tek başına yeterli değildir), meme ve rahim kanserine karşı korur

Özetleyecek olursak;
- Bebeğin yaşama şansı artar.
- Bebeğin en iyi şekilde büyümesi ve gelişmesi sağlanır.
- Anne sağlığını olumlu yönde etkiler.
- Aile planlamasına yardımcı olur.
- Tasarruf sağlar.

Anne Sütü Saklama Koşulları:


Sağılan Süt Evde;
- Oda ısısında 3-6 saat
- 25-37°C 3 saat
- 15-25°C 6 saat
- Dondurmadan buzdolabında (2-4 °C): 3 gün

Donmuş Süt;
- Tek kapaklı buzdolabı: 2 hafta
- 2 kapaklı buzdolabı: 3 ay
- Derin dondurucu: 6 ay (Ev tipi)
- Buzu çözüldükten sonra: 24 saat
- Dondurulan süt benmari usulü ısıtılır.

Aşılama Programı

Çocuk hastalıkları polikliklerinde çocukluk dönemi hastalıklarından korunma amaçlı aşıların uygulama ve takibi yapılmaktadır.

Aşı Takvimi

Aşı Adı Zamanı
Hepatit-B Doğum 1.ay 6.-9ay
Verem 2-3.ay
Difteri
tetanoz
boğmaca
çocuk felci 2.ay 4.ay 6.ay 18.ay 4-6 yaş 10-12 yaş
HIB 2.ay 4.ay 6.ay 18.ay
KONJUGE
PNÖMOKOK 2.-3.ay 4-5.ay 6-7.ay 12-15ay
ROTAVİRUS* 2ay 4 ay 6 ay
Suçiçeği 12.ay 4-6yaş
Kızamık
kızamıkçık
kabakulak 12-15.ay 4-6yaş
Hepatit-A 24 ay 30 ay
HPV**
9 yaş 9 yaş 1ay 9 yaş 6 ay

- *Rotavirus aşısı, seçilen aşı tipine göre 2-4 veya 2-4-6 aylarda yapılabilir.
- **HPV aşısı: Rahim ağzı kanseri etkeni Human Papillom Virus aşısı sadece kız çocuklara önerilir.



Boğaz Enfeksiyonu

Halk arasında ‘beta mikrobu’ olarak bilinen A grubu beta hemolitik streptokokun yol açtığı bademcik enfeksiyonu okul çağı çocuklarında çok sık görülen hastalıktır. Bademcikleri şişen çocuk, yutkunmakta, bazen uyurken nefes almakta zorluk çeker. Boğaz enfeksiyonu geçiren çocuklarda, enfeksiyonunun nedeninin beta streptokok olup olmadığı laboratuvar testleri ile araştırılmalıdır. Eğer beta mikrobu belirlenirse mutlaka antibiyotik tedavisine başlanmalı ve bu tedavi 10 gün sürdürülmelidir. Basit üst solunum yolu enfeksiyonlarında gereksiz yere antibiyotik kullanarak, bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç kazanmasına zemin hazırlamamak gerekir. Ancak beta mikrobunun yol açtığı enfeksiyonun tedavisi özellikle önemlidir. Çünkü tedavi edilmediği taktirde, beta streptokokun neden olduğu enfeksiyona bağlı olarak çocukta hayatı tehdit eden akut eklem – kalp romatizması, akut glomerulonefrite yol açabilir.

Bronşiolit ve Bronşit

Bronşiolit, çocuklarda erken yaş grubunda (özellikle 3 yaş altında) bronşiol adı verilen küçük bronşların iltihabıdır. Bronşit, büyük bronşların, yani soluk borusundan dallanarak akciğerlere yayılan hava borularını örten mukoza dokusunun akut ya da kronik iltihabıdır. Bronşit, üst solunum yollarında grip enfeksiyonu sırasında çok sık gelişen bir komplikasyondur. Boğmaca ve kızamık sırasında da soluk borusu ve bronş enfeksiyonlarına sık rastlanır. Özellikle çocuklarda, gençlerde görülen akut bronşitlerde, başlıca etken bakterilerden çok virüslerdir. Ama bakteriler de akut bronşit etkeni olabilir. Belirtileri inatçı kuru öksürük, balgam, ateş ve göğüste ağrıdır.

Bulaşıcı Hastalıklar

Virüslerin üst solunum yolu hastalıklarının yanı sıra döküntülü bulaşıcı hastalıklara da yol açmaktadır. Çocukların kış aylarında kalabalık ortamlara girmesiyle yoğun olarak geçirdikleri bu hastalıkları şöyle sıralanabilir :
-Kızamıkçık: Rubella virüsünün neden olduğu hastalıkta bazen hafif ateş ve boyundaki lenf bezlerinde şişkinlik görülür. Yüzde küçük, düzgün, kırmızımsı pembe lekeler görülür. Lekeler vücuda ve damağa yayılır. Aşı ile korunmak mümkündür.
-Kızamık: Kızamık virüsünün neden olduğu hastalıktan yine aşı ile korunmak mümkündür. İlk belirtileri bir iki gün süreyle ateş, burun akması, göz sulanması ve kuru öksürüktür. Yanakların iç tarafında beyaz lekeler, alında, kulaklarda hafif kırmızılık görülür. Bu kırmızılık daha sonra tüm vücuda yayılır.
-Su Çiçeği: Varisella-zoster virüsünün sebep olduğu hastalık, hafif ateş, halsizlik, iştah kaybı ve şiddetli kaşınma ile başlar kısa süre içinde vücutta kırmızı lekeler oluşur. Bu lekeler daha sonra sivilceye dönüşür ve kabuklanır. İnsandan insana damlacıklar veya hava yoluyla bulaşır.
-Altıncı Hastalık: Ani başlayan ve 39- 40 dereceye kadar yükselen ateş Altıncı hastalığın en önemli belirtisidir. Çocukta ateş, hafif burun akıntısı, baş ağrısı ve mide bulantısı diğer belirtilerdir. Boynun yan kıvrımlarında, kulak arkalarında ve başın arka kısımlarındaki lenf bezleri şişebilir. Bu hastalıkta ateş düştükten hemen sonra vücutta kırmızı renkli kaşıntısız deri döküntüsü oluşur.

Çocukluk Dönemi Hastalıkları

İlk 4 yaş, çocukların enfeksiyonlara ve mikrobik hastalıklara sık olarak yakalandıkları bir dönemdir. Okul döneminde üst solunum yolu ( Nezle, grip, tonsillit , krup, kulak iltihabı, pnömoni, bronşiolit ) enfeksiyonları sık rastlanılan hastalıkların başında gelmektedir.

Nezle: Kış aylarında en sık rastlanan çocuk hastalıklarından biridir. Hafif bir burun akıntısı ile başlar. Bazen de hafif öksürük olur. Kimi zaman öksürük biraz daha şiddetli olabilir. Bu tabloya nadiren ateş de eklenir.

Grip: İnfluenza virüslerinin neden olduğu grip, genellikle yüksek ateşle başlar. Baş ağrısı, kas ağrıları, 39-40 dereceye varan ateş, burun akıntısı, burunda doluluk, öksürük olur.
Boğaz enfeksiyonu: Halk arasında ‘beta mikrobu’ olarak bilinen A grubu beta hemolitik streptokokun yol açtığı bademcik enfeksiyonu okul çağı çocuklarında çok sık görülen hastalıktır. Bademcikleri şişen çocuk, yutkunmakta, bazen uyurken nefes almakta zorluk çeker. Boğaz enfeksiyonu geçiren çocuklarda, enfeksiyonunun nedeninin beta streptokok olup olmadığı laboratuvar testleri ile araştırılmalıdır. Eğer beta mikrobu belirlenirse mutlaka antibiyotik tedavisine başlanmalı ve bu tedavi 10 gün sürdürülmelidir. Basit üst solunum yolu enfeksiyonlarında gereksiz yere antibiyotik kullanarak, bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç kazanmasına zemin hazırlamamak gerekir. Ancak beta mikrobunun yol açtığı enfeksiyonun tedavisi özellikle önemlidir. Çünkü tedavi edilmediği taktirde, beta streptokokun neden olduğu enfeksiyona bağlı olarak çocukta hayatı tehdit eden akut eklem – kalp romatizması, akut glomerulonefrite yol açabilir.

Zatürre ( Pnömoni ): Daha çok kış mevsiminde görülen zatürre, akciğerin bir veya birkaç lobunun iltihaplanması şeklinde ortaya çıkan ateşli bir hastalıktır. Bu hastalıkta akciğerlerde bulunan hava kesecikleri iltihabi bir sıvıyla dolar. Akciğerlerin görevi olan oksijen alış veriş fonksiyonu bozulur ve bu nedenle kanda oksijen düzeyi azalır. Çeşitli bakteri ve virüslerin neden olduğu zatürre, özellikle risk grubu hastalarda ölümle sonuçlanabilecek ciddi bir akciğer hastalığıdır. Küçük çocuklarda, ileri yaştakilerde ve hali hazırda kronik bir hastalığı bulunan kişilerde daha ağır seyreder ve ölümle sonuçlanabilir. 39 dereceyi geçen ateş, öksürük, çoğu zaman pas renginde olan koyu kıvamlı balgam en önemli belirtileridir. Sıklıkla burun, boğaz enfeksiyonu sonrasında başlar.
Bronşiolit ve bronşit: Bronşiolit, çocuklarda erken yaş grubunda (özellikle 3 yaş altında) bronşiol adı verilen küçük bronşların iltihabıdır. Bronşit, büyük bronşların, yani soluk borusundan dallanarak akciğerlere yayılan hava borularını örten mukoza dokusunun akut ya da kronik iltihabıdır. Bronşit, üst solunum yollarında grip enfeksiyonu sırasında çok sık gelişen bir komplikasyondur. Boğmaca ve kızamık sırasında da soluk borusu ve bronş enfeksiyonlarına sık rastlanır. Özellikle çocuklarda, gençlerde görülen akut bronşitlerde, başlıca etken bakterilerden çok virüslerdir. Ama bakteriler de akut bronşit etkeni olabilir. Belirtileri inatçı kuru öksürük, balgam, ateş ve göğüste ağrıdır.

Orta kulak iltihabı: Soğuk algınlığından sonra orta kulak iltihabı çocuklarda en sık görülen hastalıktır. Östaki borusunun bebeklerde ve çocuklarda erişkinlere oranla daha kısa ve yatay olmasından dolayı bakteriler burun ve boğazdan orta kulağa daha çabuk geçebilirler. Soğuk algınlığı, sinüzitlerde ya da boğaz enfeksiyonlarında östaki borusu kapanır ve bakterilerle bulaşmış olan sıvı orta kulak içinde kalır. Böylece mikropların daha çabuk üreyebileceği bir ortam oluşur. Akut Otitis Media adı da verilen bu hastalığın belirtileri kulak ağrısı,ateş ve işitme kaybı ve özellikle bebeklerde beslenme güçlüğüdür.

İshal (Gastroenterit): Günde üçten fazla sulu dışkılama, ateş, bulantı-kusma, halsizlik, iştahsızlık ile belirtileriyle görülür. Çeşitli virüs, bakteri ve parazitler ishal etkeni arasında yer almaktadır. İshal ile karşılaşıldığında, sıvı kaybının olup olmadığına bakılmalı ve bol sıvı tüketilmelidir. Ağız kuru, göz yaşı azalmış ve aşırı halsizlik saptanırsa, ağızdan sıvı verilemiyorsa acilen doktora başvurulması gerekmektedir. Dışkı analizine göre ishalde nadiren antibiyotik tedavisi uygulanır. Eller çok iyi yıkanmalı, çocuk alt bezleri özel poşetlere sarılarak atılmalı, klozet kullanıyorsa, çamaşır suyu ile her defasında klozet temizlenmelidir.

Konjonktivit : Göz kapağının iç yüzeyini ve gözün beyaz parçasını kaplayan parlak ince zarın iltihaplanmasıdır. Virüsler ve bakterilerin sebep olduğu bu hastalık hızla bulaşabilir. Antibiyotik göz damlaları ve damlalarla tedavi edilir.

Grip

İnfluenza virüslerinin neden olduğu grip, genellikle yüksek ateşle başlar. Baş ağrısı, kas ağrıları, 39-40 dereceye varan ateş, burun akıntısı, burunda doluluk, öksürük olur.


İnfantil Kolik (Süt Çocuğu Koliği)

Yaşamın ilk veya ikinci haftasında başlayan ve altıncı haftada şiddetlenen kolik, genellikle akşam saatlerine doğru birden tiz bir çığlık şeklinde başlar. Suratta kızarma, dizlerini karnına çekme şeklinde kendini gösterir ve birkaç dakika içinde geçer. Bu ağlamalar ortalama günde 2,5 saattir.

İnfantil Koliğin Belirtileri Nelerdir?

Her sosyo-ekonomik düzeyde görülebilen kolik, tüm bebeklerin % 10-40'ında görülebilir. Yarısında belirtiler 3. ayın sonunda kaybolur. % 12'sinde 12 aya kadar sürebilir. Bebek sakinken yüksek sesle ve susturulamaz bir şekilde aniden ağlamaya başlar. Daha sonra bu duruma bacaklarını karnına çekme, ellerini yumruk yapma, alnını kırıştırma ve yüzün mor kırmızı bir renk alması eşlik eder.

Uyaranlara karşı çok hassas olan kolik ağrısı yaşayan bebekler ciddi gaz sancısı çeker. Çoğunlukla uzun bir günün sonunda başlayan ağlamalar, bağırsak hareketleri düzelip gaz çıkartıncaya kadar sürer.Kolik tanısı koyabilmek için; bebeğin büyüme ve gelişmesinin normal olması, fiziki muayenede bir sorunla karşılaşılmaması, tekrarlayan ağlama ataklarının olması ve bu atakların günde 3 saat veya daha uzun sürmesi, ağlamaların haftada 3 günden sık olması ve bebeğin bu şikayetlerinin yaklaşık 2 haftalıkken başlayıp 3. ve 4. ayda sona ermesi gerekmektedir.

İnfantil Kolik Nasıl Tedavi Edilmektedir?

Koliğin bilinen hiçbir tedavisi yoktur. Ancak bazı önlemler yararlı olabilmektedir. Bebeğin beslenmesi sırasında uygun emzirme tekniği önemlidir. Eğer bebek mama alıyorsa gaz yapmayan mamaların tercih edilmesi gerekir. Beslenme sırasında bebeğin burnunun tıkalı olmamasına dikkat edilmelidir. Beslenme sonrası çocuğun gazı çıkartılmalı ve çıktığından emin olunmalıdır. Ayrıca bebek aşırı beslenme ya da az beslenme yönünden de değerlendirilmelidir. Annede gaz yapan gıdalar bebekte de gaz yapabilir. Fakat her anne ve bebek için bu durum değişkendir.

Annenin; sigara içiyorsa bırakması, aşırı çay ve kahve tüketimini azaltması, diyetinden inek sütünü çıkartması gerekir. Ayrıca bebeğe 6 aydan önce katı gıdalar verilmemesine dikkat edilmelidir.

Davranışsal öneriler:

Bebeğin odasında sessiz ve az ışıklı ortam sağlanması, bebek ağladığında dik bir şekilde kucağa alınarak sakinleştirilmeye çalışılması ve uykuya dalmasına yardımcı olacak ritmik hareketler yapılması önemli ölçüde bebeği rahatlatmaktadır.Saç kurutma makinesi ve elektrik süpürgesi sesi, araba yolculuğu, emzik, masaj, sıcak banyonun yanı sıra bitki çayları verilmesi de bebeğin rahatlamasını sağlayabilir.Fakat bebeğin ağlama şekli alışılagelmişin dışındaysa ve beraberinde ateş, fışkırır tarzda kusma, ishal gibi ek problemler varsa mutlaka doktora danışılmalıdır.


İshal (Gastroenterit)

Günde üçten fazla sulu dışkılama, ateş, bulantı-kusma, halsizlik, iştahsızlık ile belirtileriyle görülür. Çeşitli virüs, bakteri ve parazitler ishal etkeni arasında yer almaktadır. İshal ile karşılaşıldığında, sıvı kaybının olup olmadığına bakılmalı ve bol sıvı tüketilmelidir. Ağız kuru, göz yaşı azalmış ve aşırı halsizlik saptanırsa, ağızdan sıvı verilemiyorsa acilen doktora başvurulması gerekmektedir. Dışkı analizine göre ishalde nadiren antibiyotik tedavisi uygulanır. Eller çok iyi yıkanmalı, çocuk alt bezleri özel poşetlere sarılarak atılmalı, klozet kullanıyorsa, çamaşır suyu ile her defasında klozet temizlenmelidir.

Kızamık

Kızamık hastalığı, morbilli dediğimiz özel bir virüs ile meydana gelen, çocuklarda görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Solunum yolu ve hasta ile doğrudan temas ile bulaşan kızamık bulaşıcı özelliği ile dikkat edilmesi gereken bir hastalıktır. Çoğunlukla kış aylarında görülen kızamık ortalama 3 - 10 yaşları arasında çocuklarda görülmektedir.

Kızamık ayrıca bazı yan hastalıkları da tetikleme özelliğine sahiptir. İshal, orta kulak iltihabı, akciğer ve gırtlakta iltihaplanmalar ortaya çıkarabilir. Kızamık direnci zayıf olan bebeklerde ve hamile kadınlarda tehlike teşkil eder. Hatta ölüme bile sebebiyet verebilir. Kızamık eğer gerekli aşı tedbirleri alınmazsa salgın halinde yayılabilir.

Kızamığın Ortaya Çıkma Sebepleri Nelerdir?

Kızamık virüsü temas ile bulaşmakla birlikte vücudun bağışıklık sisteminin zayıf olması ile kendini belli eder. Ağız ya da burun boşluğuna yerleşen mikrop burada üremeye başlar ve tüm vücuda yayılmaya başlar. Mikrop ortalama 10 gün sonra iyice yayılarak hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur. 15-17. günde hastalık tam olarak kendini belli eder. Hastalık 15. Gününe kadar oldukça bulaşıcı bir durumdadır. 15. günden sonra hastalık bulaşıcı özelliğini kaybeder. Sadece idrarda bulunan virüs sürekliliğini bu sürede korur. Döküntüler kanda hastalığa özgü mikropların belirmesi ve iyileşme sürecinin başlaması ile aynı dönemde başlar. Kızarıklıklar pul pul dökülür ve bulaşıcılık dönemi sona erer.

Kızamık Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Kızamığın belirtileri kuluçka dönemi ile başlar. Ortalama 12 gün boyunca belirti vermeden üremektedir. 10. Gününden önce döküntü dediğimiz evre başlar. Ateş yükselmekle beraber ağızda, yanak içinde küçük beyaz lekeler kendini belli eder. 2-3 gün boyunca süren bu süreçte çocuk isteksiz ve yorgun gözlenir. İştahı yoktur, öksürme ve tıksırmalar mevcuttur. Kuru öksürük, gözlerde yaşarmalar kızamığın belirtileri olmakla beraber bu dönemde en bulaşıcı halindedir.

Kızamık Tedavisi

Ateşin geçici olarak azalmasıyla döküntü dediğimiz dönem başlar. Döküntüler ilk olarak sınırları belli pembe renklidir, sonrasında hafifçe kabarır, sayıları artar ve kırmızılaşır. Döküntü ortaya çıkması ile ateş yeniden yükselir ve çocuğun genel durumu kötüleşir. Sürekli yatmak ister, öksürük ve gözlerde yaşarma devam eder. Döküntüler ortaya çıkmasından ortalama 3-4 gün sonra ateş hızlı bir şekilde düşer. Soğuk algınlığı, kırıklık hali kaybolur. Pullanarak dökülme olayından sonra özellikle yüz ve boyun çevresindeki deri pul pul dökülür ve çocuğun tümüyle iyileştiği görülür.

Kızamık Tedavi Süreci

Öncelikle kızamığın yayılmasının önlenmesi açısından hasa okul, kreş yuva gibi kalabalık ortamlara gönderilmemelidir. Hastanın temizliği ve beslenmesine dikkat edilmelidir. Hastanın odası güneş görmeli ve temiz tutulmalıdır. Eğer hijyenik ortama dikkat edilmezse bu hastalık ilerleyip zatürre gibi tehlikeli hastalıklara neden olabilmektedir.

Kızamık Aşısı

Kızamıktan kurtulmak için kızamık aşısının önemi büyüktür. Çocuk doktoruna başvurarak bu aşının mutlaka yaptırılması gerekmektedir. Zamanımızda kızamık aşısı iki veya üç doz şeklinde uygulanmaktadır. Bebeklerde ilk kızamık aşısı 12 aylıkken yapılır. İkinci doz 5-6 yaşlardaki çocuklara uygulanır. Bazı durumlarda 12 yaşlarında üçüncü doz da yapılabilmektedir. Kızamığın belirtileri dahilinde derhal bir çocuk hekimine başvurmak gereklidir. Kızamığa karşı alınacak tedbirler hastalığın ciddi boyutlara ulaşmasını önleyecektir.

Kızamıkçık

Rubella virüsünün neden olduğu hastalıkta bazen hafif ateş ve boyundaki lenf bezlerinde şişkinlik görülür. Yüzde küçük, düzgün, kırmızımsı pembe lekeler görülür. Lekeler vücuda ve damağa yayılır. Aşı ile korunmak mümkündür.


Konjonktivit

Göz kapağının iç yüzeyini ve gözün beyaz parçasını kaplayan parlak ince zarın iltihaplanmasıdır. Virüsler ve bakterilerin sebep olduğu bu hastalık hızla bulaşabilir. Antibiyotik göz damlaları ve damlalarla tedavi edilir.

Nezle

Kış aylarında en sık rastlanan çocuk hastalıklarından biridir. Hafif bir burun akıntısı ile başlar. Bazen de hafif öksürük olur. Kimi zaman öksürük biraz daha şiddetli olabilir. Bu tabloya nadiren ateş de eklenir.


Orta Kulak İltihabı

Soğuk algınlığından sonra orta kulak iltihabı çocuklarda en sık görülen hastalıktır. Östaki borusunun bebeklerde ve çocuklarda erişkinlere oranla daha kısa ve yatay olmasından dolayı bakteriler burun ve boğazdan orta kulağa daha çabuk geçebilirler. Soğuk algınlığı, sinüzitlerde ya da boğaz enfeksiyonlarında östaki borusu kapanır ve bakterilerle bulaşmış olan sıvı orta kulak içinde kalır. Böylece mikropların daha çabuk üreyebileceği bir ortam oluşur. Akut Otitis Media adı da verilen bu hastalığın belirtileri kulak ağrısı,ateş ve işitme kaybı ve özellikle bebeklerde beslenme güçlüğüdür.

Sağlam Çocuk Takibi

Çocuk doktorunun bebekle ilk karşılaşması, doğar doğmaz, hastaneden taburcu edilmeden önce olmaktadır.
-İlk 5-7. gün ile 15. günde yeniden kontrol yapılır.
-İlk 1 ay-1 yaş arasında, bebek her ay doktora gitmelidir.
-1-2 yaş arasındaki bebeğin kontrolü, 3 ayda bir yapılmalıdır.
-2-6 yaş arasındaki ideal kontrol aralığı, 6 aydır.
Rutin kontroller sırasında, bebeğin büyüme, gelişme ve aşı durumu değerlendirilirken, ayrıca bazı önemli hastalıkların taraması da yapılır. Örneğin bir yenidoğanın muayenesinde; kalça çıkığı, inmemiş testis, hidrosefali, yarık damak veya dudak, doğumsal kalp hastalığı gibi hastalıklar belirlenebilir.

Su Çiçeği

Daha çok çocuklarda ortaya çıkan suçiçeği hastalığı; çok sık görülen, ağır belirtilere yol açmayan, virüs kökenli bir bulaşıcı hastalıktır. Bu hastalığı neden olan virüs varicella-zoster virüsüdür. Suçiçeği, bu virüsün birinci enfeksiyonu ve çocukluk çağı hastalığıdır. Zona ise daha önce suçiçeği geçirmiş olan çocukların yetişkinlik veya ihtiyarlık çağlarında ortaya çıkabilen bir hastalıktır.

Su Çiçeği Belirtileri

Bu enfeksiyonun virüsü aldıktan sonra ortaya çıkış süresi yaklaşık olarak 10 - 20 gün aralığındadır. Vücuttaki döküntüler oluşmadan bir gün önce hafif ateş, halsizlik, iştahsızlık gibi başlangıç belirtileri olabilir. Ama asıl hastalık belirtileri deride oluşan döküntülerdir. Bu döküntüler önce pembe deriden kabarık şekilde başlar. Birkaç saatte kırmızı içi sıvı dolu şekil alır. Bu döküntüler kolayca yırtılabilir. İçindeki berrak sıvı 12-24 saat içinde bulanıklaşır ve üzeri kabuk bağlayarak kahverengi pullar halinde dökülür. Kendiliğinden bu olaylar gelişirse hiçbir zaman iz bırakmaz. Ancak içi sıvı dolu kesecikler patlatılırsa iz kalabilir. İlk çıkan döküntüler 3-4 günde kaybolurken yenileri çıkmaya başlar. Böylece birkaç farklı şekildeki döküntü aynı anda görülür. Bu da bu hastalığın çiçek hastalığından ayrımında önemli bir farktır. Çiçek hastalığında bütün döküntüler aynı zamanda gelişip değişime uğrarlar. Yani döküntüler aynı yaştadır. Gerçi artık çiçek hastalığı dünyadan silinmiş olduğu için bu bilgi eski değerini yitirmiş bulunmaktadır. Bu döküntüler daha çok gövdede ortaya çıkar; yüzde, saçlı deride, kollarda ve bacaklarda daha az görülür. Bu döküntülerde kaşıntı vardır. Döküntüler kaşınırsa buralarda hem iz kalabilir hem de yeni bir bakteriyle enfekte olabilir. Suçiçeği yetişkinlerde çocuklara göre daha ağır seyirlidir. Suçiçeği, gebeliğin ilk 3 ayında geçirilirse; prematüre veya ölü doğum ve doğumsal anomaliler görülebilir.

Su Çiçeği Tanısı

Su çiçeğinin tanısı döküntülerin dikkatli incelenmesiyle hemen konabilir. Ayrıca yakın zamanda su çiçeği geçiren kişiyle temasta varsa tanı direk konabilir. Arada kalınan olgularda ise döküntülerden alınan laboratuar testleri yapılabilir.

Su Çiçeği Tedavisi

Bağışıklık sistemi normal olan hastalarda tedavi olarak sadece kaşıntının ve bakteri enfeksiyonun önlenmesi için uygulanır. Kaşıntı için hafif olanlarda losyon tedavisi daha ağır olanlarda ise hap şeklinde tedavi verilir. Bunun yanında çocukların tırnakları kesilmeli ve törpülenmelidir. Bakteri enfeksiyonu gelişmesini önlemek sabunla günlük temizlik yapılmalıdır. Ateşi yüksek olan çocuklara ateş düşürücü şurup verilebilir. Bu çocuklara hiçbir şekilde aspirin verilmemelidir. Çünkü virüs enfeksiyonu geçiren çocuklara aspirin verilirse Reye sendromu ortaya çıkma ihtimali çok yüksektir. Reye sendromu karaciğer yağlanmasına bağlı olarak gelişen ciddi fonksiyon kaybıdır. Bu kayıp sonucunda bilinç değişikleriyle kendini gösteren komaya kadar giden ölümcül bir durum ortaya çıkabilir. Yetişkinlerde ve bağışıklık sistemi sağlam olmayan suçiçeği hastalarında antiviral tedavi uygulanır.

Su Çiçeği Bulaşıcı mıdır?

Suçiçeği hastalığı çok bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşıcılık süresi döküntüler çıkmadan 1-2 gün önce başlar. Bütün döküntüler kabuklanana kadar devam eder. Bu döküntülerle direk temasla bulaşır. Bunun dışında damlacık yolu da denilen hava yolu ile bulaşır. Yani hasta bir çocukla aynı evde yaşayan kardeşine bulaşma ihtimali çok yüksektir. Suçiçeği hastalığı kış sonu ilkbahar başı dönemde sık görülür.

Su Çiçeğinden Korunma Yolları

Her şeyden önemlisi suçiçeği geçiren hastalarla temas edilmemelidir. Suçiçeği geçiren çocuklar döküntülerdeki kabuklar düşene kadar okula gönderilmemelidir. Bunun dışında aktif olarak korunma için aşı yaptırılması gerekmektedir. Bu aşı şu andaki çocuklara devlet tarafından yapılan aşılar arasında yoktur. Ama önümüzdeki 2-3 sene içinde aşı takvimine girecektir. Uygulama şekli şu anda 12 aylıkken ilk doz ve ilköğretim 1. sınıfta da ikinci dozu olmak üzere 2 doz şeklinde uygulanmaktadır. Eğer 12 yaşından büyük birine aşı yapılacaksa 1 ay ara ile yine 2 doz uygulanması gerekmektedir. Eğer çocuğunuz suçiçeği olan bir çocukla bulaşıcı olduğu bir dönemde temas ettiyse ilk 72 saat içinde aşı yaptırmak onu hastalıktan koruyabilir. Bunların dışında pasif korunma yöntemi olarak Varicella-zoster immun globulin (VZIG) kullanılabilir. Bunun da yine çocuğunuzun hasta biriyle temasından sonraki ilk 96 saatte uygulanması koruyucu olmaktadır.

Sünnet ve Yenidoğan Sünneti

Sünnet Nedir?
Sünnet, penis başını kaplayan mukozal dokunun ve deri tabakasının cerrahi olarak kaldırılmasıdır. Bu çifte tabaka daha çok sünnet derisi (prepisyum) olarak bilinmektedir.

Sünnet Ne Zaman Yapılmalıdır?
Sünnet, ameliyathane koşullarında, cerrahi prensiplere uyularak, deneyimli bir uzman ekip tarafından doğumdan itibaren her yaşta yapılabilir. Bunun yanı sıra 2 - 4 yaş civarında çocuklar kendi cinsiyetlerini ve genital organlarını tanımaya başladıklarından, bu yaşlarda bölge ile ilgili cerrahi girişimlerde daha hassas olacaklardır. Bu nedenle tercihen doğumu takip eden süreçte bebek hastaneden çıkmadan önce veya ilk bir ay içerisinde sünnetin yapılması önerilmektedir. İlk iki yaşa kadar yapılmayan sünnetlerde ise çocuğun sağlıklı iletişim kurulabileceği 6 - 7 yaşından sonra sünnetlerin yapılması uygun bulunmaktadır.

Sünnetin Faydaları Nelerdir?

Sünnet derisi ile ilgili problemleri yani sünnet derisi iltihapları, sünnet derisi darlıkları gibi hastalıkları önler veya sorun varsa giderir.
Penis kanseri riskini ortadan kaldırır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (HIV gibi) ve serviks kanseri olasılığını düşürebilir.
Yenidoğan erkeklerde üriner enfeksiyon olasılığını on kat oranında azaltır.


BEBEKLERDE SÜNNET

Yenidoğan Sünneti Kimlere Uygulanmaz?
Bebekte doğuştan penis anomalisi var ise, ileride sünnet derisi onarım için kullanılabileceğinden yenidoğan sünneti uygulanmamalıdır. Bunun yanı sıra erken doğan, doğumsal bir hastalığı olan ya da ailede kan hastalığı öyküsü olan bebeklerde yenidoğan sünneti uygulanmaz.

Yenidoğan Sünnetinin Avantajları Nelerdir?

Lokal anestezi ile yapıldığından sünnet öncesi ve sonrasında aç kalmaları gerekmemektedir.
Yenidoğan girişim ile ilgili bir şey hatırlamayacağı için psikolojik travma oluşturmayacaktır.
Yara yerinin iyileşmesi hızlı olacaktır.
Sünnet derisindeki damarlar çok küçük olduğundan belirgin bir kanama hemen hemen hiç görülmemektedir.
Lohusa annenin vücut sıvılarında salgılanmakta olan hormon ve proteinler emzirme yoluyla bebeğe geçerek cerrahi girişim üzerinde koruma etkisi sağlayacaktır.
Koruma faktörleri etkisi ile sünnet sonrası dönemde ağrı giderici ilaç kullanılması gerekmeyecektir.
Yenidoğan sünneti ile hijyenin daha kolay sağlanması nedeniyle penis ön derisinin yapışıklıkları ve darlıkları önlenmiş olacaktır.


Sünnet Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?
Sünnet sonrası hastanede bebek hemşireleri tarafından bebeğin bakımı yapılır ve evde yapılması gerekenler konusunda aile bilgilendirilir. Yenidoğan bebeklerde sünnet derisi penis başına yapışıktır. Sünnet ile bu yapışık giderilir. 1 hafta antiseptikli kremler sünnetli bölge üzerine periyodik olarak sürülür. Bebeğin sünnetten birkaç gün sonra banyo yapmasına izin verilir.

Sünnet Sonrası Komplikasyonlar Nelerdir?
Tüm ameliyatlarda olduğu gibi kanama ve yara yeri enfeksiyonu olasılığı mevcuttur. Ancak bunlar oldukça düşük oranlarda görülmektedir. Cerrahi işlemin konusunda uzman doktorlar tarafından yapılması nadir görülen penis derisinin fazla kesilmesi, pipinin gömük kalması ve ileriki dönemlerde sünnet revizyonları gibi komplikasyonları minimize edecektir.

Sünnet Sonrası Doktora Hangi Durumda Başvurmalıdır?

Dikiş bölgesinde devam eden bir kanama var ise,
Bebek idrar yaparken zorlanıyor ve ağlıyor ise,
Penis ve çevresinde fazla şişme veya renk değişikliği varsa,

Yenidoğan ve çocuk sünnetini gerçekleştiren doktor ile irtibata geçilerek gerekli muayenenin yapılması sağlanmalıdır.


Yenidoğan Bebek Banyosu

Banyo yaptırmadan önce tüm malzemelerin yanınızda olduğundan emin olunuz.
- Bebeğin göbeği düştükten sonra ilk banyosu hemen yaptırılabilir.
- Hafta bir ya da iki kez şampuan, diğer günlerde sadece duru su ile bebek banyosu yaptırılmalıdır.
- Banyoyu ön gövde-sırt-baş sıralaması ile banyo yaptırılmalıdır.
- Her gün birkaç kez günün her saatinde banyo yaptırılabilir.
- Zamanında doğan bebekler için en uygun oda ısısı 26°C’dir.
- Banyo esnasında hava akımından etkilenmemesi için kapı ve pencereler kapalı tutulmalıdır.
- Banyo suyu dirseğinizin tolere edebileceği sıcaklıkta 36,5°C – 37°C arasında olmalıdır.
- Banyo süresi yenidoğanlarda 3-5 dakikayı geçmemelidir.
- Bebeğiniz banyosu, beslenmesinden 1 - 1,5 saat sonra yaptırılmalıdır.
- Göbek düşene kadar pamuk ve su ile silme banyosu yapılabilir.
- Her banyo sonrası krem veya yağ sürmek gerekmez.

Yenidoğanlarda Göbek Bakımı

Yenidoğan Göbek Bakımı
- Enfeksiyon gelişimini önlemek için göbek kordonunu temiz ve kuru tutmak gereklidir. Bunun için; her bez değişiminde, bebeğin göbek kordonu enfeksiyon belirti ve bulguları (Göbek çevresindeki deride kızarıklık, göbekten gelen iltihap benzeri akıntı, kötü koku veya kanama gibi) yönünden kontrol edilmelidir.
- Göbek düşene kadar (1-3 hafta), bebeğin bezi göbek kordonu dışarıda kalacak şekilde aşağıdan bağlanmalıdır.
- Göbeği düşmemiş olan bebek suya sokularak banyo yaptırılmamalıdır, sadece silinmelidir.
- Doktorun tavsiye ettiği şekilde (alkol/batikon/pansumansız) göbek bakımı yapılmalıdır.


Zatürre ( Pnömoni )

Daha çok kış mevsiminde görülen zatürre, akciğerin bir veya birkaç lobunun iltihaplanması şeklinde ortaya çıkan ateşli bir hastalıktır. Bu hastalıkta akciğerlerde bulunan hava kesecikleri iltihabi bir sıvıyla dolar. Akciğerlerin görevi olan oksijen alış veriş fonksiyonu bozulur ve bu nedenle kanda oksijen düzeyi azalır. Çeşitli bakteri ve virüslerin neden olduğu zatürre, özellikle risk grubu hastalarda ölümle sonuçlanabilecek ciddi bir akciğer hastalığıdır. Küçük çocuklarda, ileri yaştakilerde ve hali hazırda kronik bir hastalığı bulunan kişilerde daha ağır seyreder ve ölümle sonuçlanabilir. 39 dereceyi geçen ateş, öksürük, çoğu zaman pas renginde olan koyu kıvamlı balgam en önemli belirtileridir. Sıklıkla burun, boğaz enfeksiyonu sonrasında başlar.

Çocuk Kardiyoloji & Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Konusunda Sizlerin Hizmetindeyiz.

Sosyalleşelim
İletişim & Randevu
Kısa Yollar

Start a website - Try it